Son 20 yılda, özellikle radyoloji görüntüleme tekniklerinin sıklıkla kullanılması ile, erken dönemde yeni gelişen böbrek tümörleri rastlantısal olarak tespit edilmektedir. Günümüzde böbrek kanserlerinin %70-75’i teşhis edildiği anda 4 cm çapında ya da daha ufaktır. Yani Evre-1a (en erken evrededir).
Günümüzde, erken evre böbrek tümörlerinin tedavisindeki seçenekler
- Takip
- Böbrek koruyucu tümörün çıkartılması (parsiyel nefrektomi)
- Fokal ablatif tedaviler (Kriyoterapi, Radyofrekans gibi)
En uygun (optimal) tedavi kararının verilmesi öncelikle
1.Tümör karakterine
i. Tümör boyutu
ii. Böbrek içindeki lokasyonu (yeri)
iii. Bölgesel ya da uzak yayılım var mı?
2. Hastanın karakterine
a. Hastanın yaşı
b. Hastada varolan ek hastalıklar var mı? Nelerdir?
c. Hastanın böbrek fonksiyonunun durumu
d. Hastanın tercihi
bağlı olarak değişebilir.
Eğer hastanın yaşı ileri ve ek ciddi hastalıkları var ve bu ek hastalıklara bağlı yaşam beklentisinde ciddi sınırlama varsa, ilk planda aktif şekilde hastanın tümör büyümesini takip etmek daha mantıklı olacaktır.
Termal Ablasyon denilen fokal tedavi yaklaşımlarında (Kriyoterapi ya da Radyofrekans) böbrek koruyucu tümör çıkartılması cerrahisine bir alternatif olarak düşünülebilir. Ancak uzun dönemli kanser kontrolü hem belirli değildir, son dönem literatür verileri de lokal kanser tekrarı oranın, cerrahiye göre, oldukça yüksek olduğunu göstermektedir.
Eski dönemde ( Yaklaşık 20 yıl önce) Evre-1 böbrek kanserinde radikal olarak böbreğin alınması sıklıkla uygulanan bir tedavi idi. Ancak ek hastalıkların olup olmamasından bağımsız şekilde, böbreği alınıp tek böbrekli kalan hastalarda uzun dönemde kronik böbrek yetersizliği gelişme riski yanında kalp rahatsızlığı gelişme riski ve ölüm riskinin arttığı gösterilmiştir.
Bu nedenlerden dolayı,
günümüzde Evre-1 böbrek kanseri hastalarında Böbrek Koruyucu Tümör Çıkartılması en önde gelen tedavi yöntemidir.
Böbrek Koruyucu Tümör Çıkartılması yani Parsiyel Nefrektomi’de elde edilecek başarılı cerrahi yaklaşımda “Tri-Fecta” elde edilmesi amaçlanır
Tri-Fecta’da tanımlanan
1. Cerrahi sınırda kanserli hücre bırakılmaması
2. Böbreğin geri kalan sağlam dokusunun fonksiyonunun korunması
3. Komplikasyonsuz iyileşme dönemi
ile bu ÜÇ etkinliğin sağlanmasıdır.
Avrupa Kanser Araştırma ve Tedavi Organizasyonu’nun Erken Evre Böbrek Kanseri’nde yaptığı ileriye yönelik araştıramalar gibi, literatürde yayınlanmış birçok geriye yönelik araştırmalar da, Parsiyel Nefrektomi (yani böbreğin sağlam olan bölümünün bırakılarak, kanserli tümörün çıkartılması) ile Radikal Nefrektomi ( yani kanserli böbreğin tümüyle alınması) Kanser’in Kontrolü açısından farkın olmadığını göstermektedir.
Bu nedenle günümüzde Parsiyel Nefrektomi, Evre-1a Böbrek Kanseri tedavisinde STANDART TEDAVİ haline gelmiştir.
Yaklaşık 4-5 cm çapındaki bir tümor kitlesinin çıkartılması için yapılan yaklaşık 20-25 cm lik bir karın yan duvar kesilmesi, karşısında 2000’li yılların başında gerçekleştirilen Laparoskopik cerrahi benzer kanser kontrol sonuçları ve hızlı iyileşme ve daha iyi kozmetik avantajlarıyla hızla popüler olmuştur. Günümüzde robotik cerrahi ile gerçekleştirilen Robotik Parsiyel Nefrektomi ise teknolojik avantajların desteği ile Laparoskopik Parsiyel Nefrektomi’deki teknik zorlukları aşamamıza ve daha kaliteli ve titremeyen sabit görüntü, vücut içinde daha rahat ve kontrollü dikiş atmamızı sağlayan robotik kollar sayesinde daha rahat cerrahiyi gerçekleştirmemizi sağlamıştır.
Laparoskopik cerrahi ve özellikle zamana karşı vücut içinde hızlı ve kontrollü dikiş atmanın zorluğu, ciddi bir öğrenme süresini ve deneyimi gerektirmektedir. Robotik teknoloji bu zorlukların aşılmasında, cerraha 3D (üç boyutlu görüntü) ve el bileği şeklindeki robotik kollarla dikiş atabilme avantajı sağlayarak, daha hızlı adaptasyon sağlamaktadır. Ancak laparoskopik cerrahi uygulamadaki deneyim, robotik cerrahiyi uygulamadaki adaptasyon ve zorluğun da daha hızlı aşılmasında ayrıca önemli avantaj sağlamaktadır.
Bu nedenle özellikle A.B.D. ve Avrupa’da robotik cerrahi parsiyel nefrektomi uygulamasında 2010 yılından sonra oldukça yaygınlaşarak, sağladığı kanser kontrolü, hızlı iyileşme ve ameliyat sonrası ağrının daha az olması gibi avantajları ile neredeyse standart cerrahi tedavi niteliğini kazanmaktadır.
DA VİNCİ ROBOTİK CERRAHİ?